Babalar günü...

Bugün yetim bir sabaha uyanışımın 77.günü ve sensiz ilk babalar günü... Saat bir taş değirmen gibi ağır ağır ilerliyor, zaman yokluğunu öğütüp bir kez daha dolduruyor avuçlarıma. Ve ben hergün senden uzak diyarlarda, her yanı seninle dolu, bu koca boşluğun altında kalıyorum. Takvimi elime alıyor nisan ayı sayfasını koparıp uzun uzun bakıyorum güz doğurmuş bahar suretli bu aya... Sanki sayfa takvimden ayrılmamışta ben mevsimden silinmişim gibi hissediyorum. Sen nisan!! Ağaçların yapraklarını döktüğü, çiçeklerin boyun büktüğü hangi eylül, hangi ekim, hangi dondurucu şubat... senin kadar hüzün dağıtmıştır gönlüme! Diye sessizce konuşuyorum elimdeki takvim yaprağıyla. Ne kadar süre öyle bakakaldığımı bilmiyorum. Sayfaya damlayan tuzlu gözyaşlarımı silerken nisan'ın ardından çeviriyorum diğer sayfaları ama sensiz geçen bir sonraki ayda nisan ve bir sonraki de... O esnada dışardan gelen sesler çalınıyor kulağıma, babasıyla telefonda konuşan bir kız çocuğunun sesi... yüreğim burkuluyor te...