Dünyanın renkli yüzü hoşgeldin


Bugün pırıl pırıl bir güneş karşılıyor beni başımı ne tarafa çevirsem gözlerime vuruyor ışığı, kamaşan bakışlarımla elimi alnıma koyup bakıyorum ufka, yorgun mevsim geliyor uzaklardan, kışı teslim etmiş geçmiş olan zamana ama soğuk esintilerin izleri paçalarında hala. Sırtında rengarenk envai çeşit çiçek yığını, yaklaştıkça yüzüme dokunuyor gibi ılık meltemi, yer yer toprağın göğsüne kurulmuş çıplak dallarda yapayanlız bekleyen minik tomurcukların heyecanlı kımıltısını görüyorum. Adeta gökten düşen bir boya paletinin dağılışı gibi saçılıyor renkler toprağa ve serpiştikçe her yana, kokusu değişiyor dünyanın artık baharla boyanıyor küf aromalı duvarlar.
Şehrin sokak aralarında, evlerin bahçelerinde izledikçe insanı mest edebilecek güzellikteki mevsimin asil gelini meyve ağaçları, uçuş uçuş saçlarıyla yemyeşil parkta koşturan bir kız çocuğu elinde iki dal minik çiçekle, yemenisine kolonya çiçeğinin kokusu sinmiş annesinin tebessümüne baharı getiriyor. Yaşlı bir çift emektar bir bankta sohbet ediyor, konu zaman... konu geçen ömür... konu yeni bir güne daha uyanabilmenin verdiği şükür... Bir yandanda güneş ışığı doluyor yüzlerindeki çizgilere. Bir köşede elindeki kitabıyla çevirdikçe sayfalarını bambaşka dünyaları ziyaret edebilmenin keyfini yaşayan bir genç adam. Estikçe rüzgara doğru yönelen çimenler boyu yürüyorum, adımlarımın sayısı arttıkça duymaya başladığım sesler bazen baharın herkes için aynı güzellikte gecmediginin bir göstergesi oluyor, dallarına inci gibi dizili küçük yaprakların aşağı doğru süzülerek oluşturduğu simetrik görüntüsü ile her daim hayran kaldığım söğüt ağacı ve gövdesine yaslanmış bir kadın, gözyaşları aktıkça ağacın köklerini sızlatırken, mevsimin en koyu gölgesinde kalan söğüdün baharı fısıldayan duası duyuluyor...
En güzel, en sıcak gülümsemeyle karşılanıyor balkonlarda bahar ve gelişiyle arınıyor kurumuş yapraklarından evleri süsleyen sardunyalar, boy boy saksılara yeni ekilmiş, bedeni çelimsiz umudu boyunu aşkın fideler can suyuna doyup güneşin nüfuz edişiyle sabırlı bir bekleyiş serüvenine başlıyor. Mevsimin simgesi olan kelebek, en büyük aşkı çiçeklerin etrafında dönüp kanatlı bir sanat eseri gibi konuyor özenle ekilmiş sarı bir lalenin yaprağına, kısacık ömründe çiçeğin omzuna başını yaslayıp öylece kalıyor kıpırdanmadan ve artık saatler ilerliyor yorgun güneş, uykuya dalmak üzere olan çiçeklerine masal anlatırken vedalaşıyor baharla...
Daha bilmedigimiz göremediğimiz nice güzelliklerin varlığının, en yakın şahidi olan bu mevsimin yüzlerimize tebessüm, sözlerimize muhabbet, evlerimize sağlık sıhhat ve huzur getirmesi dileğiyle esen kalın...

Yorumlar

  1. Yine tek solukta okunasi bir yazi yuregine saglik benzetmeler enfes

    YanıtlaSil
  2. İçimizi ısıtan,kışı unutturan,sıcacık bir yazı,anlattığin patktaki çıçek toplayan kızın yerine koydum kendimi içim pır pır oldu,çocuk olmayı düşlemek bile yüzume bir tebessümun yayılmasına yetti,kalemine kuvvet,hayat edebi dokunuşlar yapan insanlarla güzel,iyiki varsın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim bende yazarken gerçekten baharı içimde hissettim içimden nasıl geliyorsada öyle yazmaya çalıştım sizi tebessüm ettirebildiysem ne mutlu bana😊

      Sil
  3. Ellerine yüregine saglik kizm harika anlatmissin baharin en guzel halini

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim anne😊 naçizane kelamımın yettiğince anlatmaya çalıştım

      Sil
  4. Teşekkür ederim Hilal kalemine yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  5. Çok samimi bir yazı olmuş elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Terbiye ve nezaket dolu bir bakış açısı🤗

    YanıtlaSil
  7. Güzel bir süreç ve hayallere daldıran bir bitiş 🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizlere güzel bir an hissettirebildiysem ne mutlu bana, teşekkür ederim 😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaralar iyileşmez, susmayı öğrenir...

Duygusal gezgin

Sakin bir İstanbul sabahı